Çevrenize bir bakın sürekli ne kadar acı çektiğinden, üzüldüğünden, hastalandığından, mutsuz olduğundan, yaşadıklarına çözüm bulamadığından yakınan insan var. Bunu bir marifetmiş gibi anlatan insanları görmüşsünüzdür mutlaka. Mutsuzluğunu paylaştıkça mutlu olduğunu zanneden insanlar. Mutlu olduğu bir anlık zaman diliminde bile hemen başına kötü bir şey gelecek korkusu yaşayan, çok güldük ağlayacağız diyerek başına gerçekten kötü şeyler…

Çekirdek ailemiz, akrabalarımız, arkadaşlarımız, komşularımız kısaca çevremizdeki herkes tarafından yıllarca yardım etmenin önemi vurgulandı. Bununla ilgili yüzlerce hikaye veya yaşanmışlıktan bahsedildi. İnsan olmanın bir koşulu olduğu konusunda neredeyse herkes hem fikir oldu. Görmezden geldiğimiz, belki de fark etmediğimiz bir kısım vardı o da kişilerin özel alanına girdiğimiz. İnsan doğası gereği ihtiyaç duyduğu her şeyi talep…

Bilim adamları E.E.G ile yapmış oldukları deneylerde mutluluk ve huzurun Theta dalga boyunda deneyimlendiğini tespit etmişlerdir. Bu dalga boyunda iken kolayca bilinçaltı ile bağlantıya geçerken, aynı anda evrendeki temel yaşam enerjisi ile bağlantıda oluruz. Böylece Theta seviyesinde bize hizmet etmeyen, ihtiyacımız olmayan inançlarımızı değiştirebilir, his yüklemeleriyle ihtiyacımız olan fiziksel, duygusal ve ruhsal rahatlamayı vücudumuz için…

Doğduğumuz andan itibaren şahit olduğumuz, sürekli bize kodlanan durumlardan biri -yapmayı istemediklerimiz de dahil olmak üzere- çevremizde bizden bir şey talep eden herkese EVET dememiz. “Biri senden bir şey rica ederse hayır denmez ayıp olur” diye diye patlamaya hazır bomba yetiştirdiğinizin farkında mısınız? Önce ailemiz durmadan bir şey ister hayır diyemeyiz –ayıp olur çünkü- yaparız,…